loading...

Dini Hikayeler

Başarmanın Sırrı: Kulağımızın Takıldığı Köstekler!

By  | 

“Her şey üstüne gelip , seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme !” Der topluma  yüzyıllardır yön veren Mevlana, ve ekler ;  “ İŞTE ORASI KADERİNİN DEĞİŞECEĞİ YERDIR”.

loading...

Oysa biz daha  ilk denemede  yoruluruz. İlk rüzgarda  savrulur, ilk sıcakta kavruluruz çoğu  Zaman. Bir hayalimiz varsa  güzelliğe dair; ilk olumsuz fısıltı, dağıtır  zihnimizdeki hülya  bulutlarını. Gereksiz bir eleştiri  ,hemen  yıkar y arının umutlarını.

loading...

Toplumun kabı nda şekil alan su  misali, hayallerimiz … Çoğu insan , yüreğinde büyük hayal ler beslemesine rağmen, kulağının takıldığı b ir kösteğin kurbanı  olup,sessizce göçüp gitmiştir güzel  dünyamızdan , bir  güzellikte kendisi bırakamadan.

Çoğu yetenek  ,Allah’ın ona nasıl bir hediye sunduğunu anlayamamış; bu  hediyenin paketini dahi açmaya cesaret  edememiştir etrafındaki şevk kırıcı sesler yüzünden . Yine çoğu insan ,inanacağı yerin yüreği ve o  yüreği veren Rabbi olduğun u unutup; onun için söylenen “yapamazsın ,başaramazsın ” nidalarına  inandığından, hiçlik  girdabında yuvarlanıp yok olmuştur farkına bile varmadan. Yüreğiyle yaşar  insan, inancı kadar vardır bu hayatta.O yüzden önce yüreğe bakmalı ve başkalarının  bizi bi ze tanıttığı kapıyı bir güzel yüzlerine  kapatmalı.

Sonra koyulmalı hayal ettiği işe. Belki hemen  olmaz ; bu işler  kalka düşe!  Eğer inandıysan içinde kendin olduğun yüce bir düşe; yine içinde  bakacaksın , ihtiyacın olan güce .Niyet ettiğin her düşte inan cın ve azmin bir dev olmalı, geri kalanlar  cüce. ..

Gelelim kıssadan hissemize; bir umut tohumu gerek gönül heybemize …

Vakti zamanında milyonlarca kurbağa ,bir dağın eteğindeki gölde yaşarlarmış .Yaz gelince  oyunlar oynar ,kış  gel ince  yatarlarmış. Bir de kendilerine has yaz yarışları  yaparlarmış. Derken bir yaz  daha gelmiş çatmış kapıya. Girmiş bizim kurbağalar , yarış için sıraya.

En genç,  en güçlü  kurbağalar  çıkmış yarış için meydana. Geri kalanlar da seyi rci olarak dizilmişler  yan yana .  Oyuncu olamayan  seyirci olmaya mahkum ne de olsa bu hayatta .  Yarışan  kurbağa olursa; yarışta zıplamak  olur. En yükseğe zıplayan ,en ala zıp zıp olur.

Yüce dağın eteğinde yıllardır bir bayrak  çakılıymış ,  bayrağı oraya kurbağaların  en akıllıları  çakmış. Derken Birgün aniden ölüvermiş bu kurbağa .Onun anısına başlamışlar yarışmaya. Yaman bir  müc adelede bayraklarla kapışmaya…

Herkes bayrağıyla onun bayrağını geçmek, en yüksekte olmak istiyormuş, zaten yarıştaki  amaçta buy muş. Bu yaz da yarışmacılar dizilmişler dağın yamacına. Herkes odaklanmış bu kutsal  amacına. Etrafta da halk hemen başlamış, alkışlara ,  tezahüratlara .

Kurbağalar bir zıplamış iki zıplamış,  üç zıplamış…Zıpladıkça zıplamışlar ama bir türlü   başaramamışlar bayrağa ulaşmaya.  Hal böyle olunca  halk ta durur mu hiç ? başlamış  hemen  sataşmaya. “Yuh”lar , “tüh ” ler hava uçmuş.  Bunları duyan  Yarışmacılar da bir bir kaçmış.

“Yapamazsınız , başaramazsınız !”  Nidaları  kurbağaları yıldırmış.  Zıpladıkça başarısız  olan kurbağalar,  iyice çıldırmış.  Azar azar  çekilmişler yarışmadan. Uzaklaşıp  gitmişler  bir şeye karışmadan. Ama bir kurbağa hala  zıplıyormuş , zirveye doğru .O zıplamış , halk  yuhlamış , o zıplamış,  halk yuhlamış.O da halk ta hiç durmamış.

Böyle uzun bir vakit geçtikten sonra bir de bakm ışlar ki, bizim kurbağa tepede. Artık onun  bayrağı  , dalgalanıyor göklerde. Yarış da onun artık,  onun artık zirve de. Herkes bir anda şaşırmış,  yuhlamanin yerini alkış kıyamet almış. Kurbağa yılma dan göstermiş gayretini, kimse de gizleyememis  hayretini. İnince kurbağa aşağıya , hemen koşmuşlar yanına. Tebrikler , taktirler sarılmalar başlamış , derken  biri atlamış : – Nasıl yaptın kurbağa kardeş ?Nasıl başardın ? Demiş.

Kurbağa bakmış lakin hiç se s vermemiş. Biri sormuş,  diğeri sormuş . A ma  kurbağada cevap  yok, sanki donmuş! Anlayamamışlar bu işi,  anlayamamışlar bu kurbağa b u baskıya rağmen nasıl başarmış? O sırr ı  da biz söyleyelim : bizim kurbağa Sağırmış .. İşte böyle başarmak istiyorsa k , evet yükümüz ağır. Söylenen  her şeye dilimiz lal  olmalı ,  kulağımız sağır.

Varsın hiç kimse bize inanmasın , hatta isterse bir güzel yuhlasın. Biz önce hayali  veren Rabbimize , sonra o hayalimize inanalım.   İnandığımızı da verdiğimiz mücadele ile yaşaya lım ,  yaşatalım. O zaman göreceğiz ki Olmazları olduran Allah ,emeğimizi zayi etmeyecek o yuhlamalarin  birer alkışa dönüşmesini sağlayacaktır.  Galileo misali  ;  herkes durduğunu söylese de  , dönecektir  dünya ,içinde “dünya duruyor ” diyenlerle birlikte dönec ektir hem  de. Ve tarih duruyor diyenleri değil  dönüyor diyen  Galileo yi konuşacaktır asırlar boyu.

Başkalarının ne ded iğini duymayı bıraktığımız  anda ;başkalarına ne  dedirttiğimiz başlayacaktır . Gönül dünyamızda , herşeye  , herkese  rağmen ; hayal ağacımız ı ek ebil mek ,inancımız la  sulayabilmek ,mücadelemizle aydınlatabilmek ,  başarı  tomurcuğuyla yeşert ebil mek , bin bir çeşit  meyvesi ile yaşadığımız topluma farklı tatlar sunabilmek temennisiyle…

Yazar: Havva Yaşar

loading...