loading...

Dini Bilgiler

Eşleri Birbirine Isındırmak için Büyü Yaptırmak Caiz mi?

By  | 

Sihir sözlükte, bir şeyi olduğundan farklı göstermek, aldatmak, oyalamak, birisinin ilgisini çekmek; hile, sebebi gizli kalan iş manalarına gelmektedir. Istıhalî olarak ise; “şeytanla yakınlık kurarak ondan yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası”; “kötü ruhlu varlıklar tarafından ortaya konulan bazı fiil ve gösteriler”; “meydana geliş şekli açık olmayan bir olayı gerçeğe aykırı biçimde gösteren faaliyetler” gibi farklı manalarda tanımlanmıştır.1 Sihir, “Bir şeyi hakikatinden başka bir şeye çevirmek” şeklinde de tarif edilmiştir.2 İbn Abidin ise sihir hakkında şöyle demiştir: “Sihir öyle bir ilimdir ki, ondan nefsani bir meleke hâsıl olur ve o meleke ile gizli birtakım sebeplere dayanan garip fiiller yapılabilir.”3 Halk arasında daha ziyade, kötü niyetli insanların fizik ötesi güçleri kullanmak suretiyle gayr-i meşru yollara başvurarak başkalarına zarar vermesine sihir/büyü dendiğini görüyoruz. Sihri, metafiziğin fiziğe tesir etmesi veya fizik ötesi bazı kuvvetlerin ruh ve cesedi etkilemesi neticesinde insanın tuhaf şeyler hissetmesini, duymasını ve görmesini sağlamak şeklinde tarif edenler de olmuştur.4

loading...

Sihir gerçektir

loading...

Ehl-i sünnet inancına göre sihir ve büyü vardır, haktır ve insan üzerinde müessirdir. Ancak insan üzerinde meydan gelen bu tesir kesinlikle sihirbazdan veya bir kısım metafizik güçlerden kaynaklanmaz; bilakis bu tesir, sihirbazın veya büyücünün bir kısım sebeplere müracaat etmesi neticesinde Allah’ın yarattığı bir tesirdir. Biz, mucizeye bile “peygamberin eliyle Allah’ın yarattığı harikulade bir hal” nazarıyla bakıyoruz. Bu açıdan meydana gelen hadiseler metafizik dünyaya ait olan, sihir, büyü, hokkabazlık, falcılık, medyumluk, kâhinlik, cincilik, muska, tılsım, burçlar, uğursuzluk, nazar vb. gibi her ne aracılığıyla meydana gelirse gelsin, bunların hepsi Cenab-ı Hakk’ın ilmi dâhilinde olup, onun yaratmasıyla vücut bulur. Her şeyden önce bir Müslüman, Cenab-ı Hakk’ın meşieti olmadıkça hiçbir şeyin meydan gelmeyeceğine ve yine O dilemedikçe gerek fiziki gerekse metafizik dünyaya ait olsun hiçbir şeyin insana zarar veremeyeceğine iman etmelidir. Nitekim Hz. Süleyman Aleyhisselam zamanında Babil’de Harut ve Marut isimli iki melekten sihir yapmasını öğrenen insanların, öğrendikleri sihri karı kocanın arasını açmak için kullandıkları ifade edildikten sonra, ayetin sonunda bu sihirbazların yaptıkları sihirlerle insanlara zarar vermesi ancak Allah’ın iznine bağlanmıştır. Söz konusu ayet-i kerime şu şekildedir:

فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ

“İşte bunlardan koca ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkça onlar bununla hiç kimseye zarar veremezlerdi.”5

Kadimden bu yana birçok toplumda varlığını devam ettiren sihir ve büyü, cahiliye döneminde de birçok çeşidiyle biliniyor ve uygulanıyordu. Nitekim hadis kitaplarında Lebîd inb-i A’sam tarafından Allah Resûlü’ne (s.a.s) de büyü yapıldığı ve O’nun (s.a.s) bundan dolayı rahatsız olduğu anlatılmıştır. Bazı rivayetlerde Efendimizin (s.a.s) bu rahatsızlığının altı ay kadar sürdüğü haber verilmiştir. Daha sonra Cenab-ı Hakk iki melek göndererek Efendimiz’e (s.a.s) kendisine büyü yapıldığını haber verir. Buna göre büyü malzemesi olarak bir tarakla saç döküntüsü ve bir de erkek hurma tomurcuğu kullanılmış ve bunlar Zervân kuyusuna atılmıştır. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ashabından bir gurupla beraber kuyunun yanına gider ve bu büyü malzemelerini çıkartarak yere gömülmesini emreder. Hz. Aişe’nin yanına döndüğünde şöyle demiştir: “Ey Aişe! Allah’a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki şeytanların başları gibiydi!6 Bazı rivayetlerde Hz. Aişe kendisine yapılan büyüden muzdarip olan Allah Resulünün (s.a.s) dua etmeyi arttırdığını ve başka bir tedavi arama cihetine gitmeden mütemadiyen Cenab-ı Hakk’a dua ettiğini rivayet etmiştir ki, Efendimizin (s.a.s) bu tavrı, bu tür bir rahatsızlığa yakalanan bir kimsenin sadece Allah’a sığınması gerektiğini göstermesi açısından önemlidir. Bazı rivayetlerde ise bu hadise üzerine Efendimize (s.a.s) muavvizeteyn surelerinin indirildiği ve onları okuyarak bundan kurtulduğu ifade edilmiştir.7

Sihir yapmak, sihre sihirle karşılık vermek haramdır

İslam bütün çeşitleriyle sihri haram kılmıştır. Nevevi, bu konuda icma olduğunu söylemiştir. İslam’a göre sihir, büyük günahlardan birisidir. Sihrin haram olduğuna dair birçok naslar varid olmuştur.8 Cenab-ı Hak bir yerde:

وَلَا يُفْلِحُ السَّاحِرُونَ

Sihirbazlar iflah olmazlar.”9 ifadesiyle sihirbazlar için kurtuluşun mümkün olmadığını ifade etmiş; Felak suresinde de,

وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ

Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücü kadınların şerrinden” buyrularak sihirbazların şerrinden Cenab-ı Hakk’a sığınmamız talim edilmiştir. Başka bir surede ise Harût ve Marût isimli iki melekten sihir öğrenerek bunu kötü yolda kullanan insanlar hakkında şöyle buyrulmuştur: “Onlar kendilerine zarar getirip fayda vermeyen şeyler öğreniyorlardı. Büyüye müşteri olan kimsenin ahiretten nasibi olmadığını pekiyi biliyorlardı. Karşılığında kendi varlıklarını sattıkları şey ne kötü! Keşke bunu anlasalardı!”10 Efendimiz (s.a.s) sihrin, yedi büyük günahtan birisi olduğunu11, sihre ve sihirbaza inanan insanın cennete giremeyeceğini12, sihir yapan kişinin Allah’a ortak koşmuş olacağını13 ifade etmiş; diğer yandan da, “sihir yapan veya yaptıran kimse bizden değildir”14, “kim bir falcıya veya sihirbaza giderek ondan gayb hakkında bir şey sorar ve onun söylediğine inanırsa, Muhammed’e (s.a.s) indirilen dini inkâr etmiş olur” buyurmuştur.15

Bazı hadislerde sihrin büyük günahlardan birisi olduğu üzerinde durulurken, bazı hadislerde ise sihir yapanın kâfir olacağı ifade edilmiştir. Demek ki, yapılan sihrin çeşidine ve gayesine göre hükmü de farklı olacaktır. Yani sihrin içinde öyle bir ferdi vardır ki, ona başvuran insanı kâfir yapar. O halde, bu konuda en salim yol bütünüyle sihirden uzak durmaktır. Yukarıdaki hadis-i şeriflerde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, sadece sihirbaz ve büyücünün değil, onlara başvurarak sihir yaptıran insanların da aynı günaha ortak olacağıdır.

 

loading...