loading...

Dini Bilgiler

İslamın Yasakladığı Nikah

By  | 

MUTA NEDİR? MUTA NİKAHI CAİZ MİDİR?

loading...

Muta nikahı ne demektir? Muta nikahı haram mıdır? Muta nikahı ne zaman yasaklandı? Muta nikahı ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? İşte Muta nikahı hakkında bilinmeyenler…
Hayber’in Fethi esnâsında, daha önce hakkında herhangi bir nehiy sâdır olmamış bulu­nan ve “muta nikâhı” diye bilinen geçici evlilikler yasaklandı.

loading...

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- şöyle buyurmuştur:

“Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hayber Gazvesi’nde kadınlarla mutayı ve ehlî eşek etlerinin yenmesini haram kıldı.” (Buhârî, Meğâzî 38, Nikâh 31, Zebâih 28, Hiyel 3; Müslim, Nikâh 29-32; Muvatta, Nikâh 41; Nesâî, Nikâh 71)

MUTA NE DEMEKTİR?

Muta, bir kadınla ücret karşılığında belli bir vakit için nikâhlanmaktır. Câhiliye devrinden kalan bir nikâh şeklidir. Muta nikâhı, önceden belirlenen müddetin dolması ile sona erer. Verâset, nafaka, iddet gibi normal nikâhla hâsıl olan haklar mutada yoktur. Bunun için Hayber’in Fethi’nden itibâren pek çok hadîs-i şerîflerle haram kılınmıştır. Bu husustaki bir rivâyet de şöyledir:

“…Şimdi Allâh -celle celâlühû-, onu kıyâmet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında mut’a nikâhlı bir kadın varsa, artık ona yol versin! Onlara ücret olarak verdikle­rinizden de herhangi bir şeyi geri almayın!” (Müslim, Nikâh, 21; İbn-i Mâce, Nikâh, 44; Darimî, Nikâh, 16; Ahmed, III, 406)
MUTA NİKAHI HARAM MIDIR?

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Tebük Seferi’nde iken Seniyyetü’l-Vedâ mevkiinde mola vermişlerdi. Orada ağlayan kadınlar gördüler ve onların niçin ağladıklarını sordular. Cevâben:

“–Bunlar üzerlerine mut’a yapılan kadınlardır!” dediler. Bunun üzerine Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Mut’ayı İslâm’ın nikâh, talâk, iddet ve mîras ile ilgili hükümleri haram kılmıştır!” buyurdular. (İbn-i Belbân, VI, 178; Dârakutnî, III, 259)
Bu bakımdan, mut’a yoluyla nikâhlanan kadın, ne zevcedir ne de câriyedir. Mut’a, ehl-i sünnet âlimlerinin ittifâkıyla “zinâ” olarak kabûl edilmiştir.

İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- anlatıyor:

“İslâm’ın evvelinde mut’a vardı. Kişi, tanımadığı bir beldeye gelince, yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet miktârınca nikâh yapardı. Kadın böylece onun eşyâsını muhâfaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hâl:

وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ اِلاَّ عَلَى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُمْ فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ

«Onlar nâmuslarını korurlar. Ancak hanımlarına ve câriyelerine karşı müstesnâ, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar.» (el-Mü’minûn, 5-6) âyeti nâzil oluncaya kadar devâm etti. (Bu âyet gelince mut’a haram ilân edildi.) Bu ikisi (hanım ve câriye) hâricindeki bütün münâsebetler haramdır.” (Tirmizî, Nikâh, 29/1122)
MUTA NİKAHININ ZARARLARI

Mut’anın toplumdaki fecî netîceleri şunlardır:

1- Çocukların ziyân edilmesi. Bu çocuklar, babasız yetiştikleri için zinâ mahsûlü gibi terbiyeden mahrum yetişirler. Kız çocuklarında bu fâcia daha da vahim bir hâl alır.
2- Babanın münâsebet kurduğu kadının, mut’a veya normal nikâhla bilmeden ba­banın oğluyla âile kurma ihtimâli vardır. Hattâ bir babanın, kızıyla, kızının kızıyla, oğlu­nun kızıyla, kızkardeşinin kızıyla, yâni kendisine nikâhın ebediyyen harâm olduğu kimse­lerle bilmeden berâber olma ihtimâli vardır. Bu hâl, mahzurların en büyüklerinden biridir. Târihte bunun birçok acı misâlleri yaşanmıştır.
3- Birçok defâlar mut’a yapan kimsenin mîrâsının taksîm edilememesi. Çünkü bu kişinin vârislerinin ne sayısı, ne isimleri ne de yerleri bilinemez.

Mut’a nikâhının getireceği bu mahzurlar, gerçekten çok vahimdir. Nesli hebâ etmek­ten başka bir şey değildir. Mut’a yapılan kadının ise rûhî dünyâsında büyük bir çöküntü husûle gelir. Çünkü kirâlanmak, en haysiyet kırıcı bir hâdisedir. Bu bakımdan mut’a bir nâmus fitnesidir. Bir kimse, kızının veya anasının mut’a yapmasını bütün tiksindiriciliğine rağmen isteyebilir mi? İşte bu bile mut’anın fecâetini göstermeye kâfîdir.[1]

[1] Mut’a meselesiyle ilgili daha teferruatlı bilgi için bkz. İbrâhim Cânan, Nâmus Fitnesi Mut’a, İstanbul, 1993.

loading...