loading...

Dini Bilgiler

Zorluklara karşı nasıl bir tavır sergilemeyiz?

By  | 

Hiç düşündün mü? Hz. Yakup (a.s.) neden oğlu (Yusuf a.s.) ile imtihan edilmişti? Çünkü Yakup (a.s) oğulları içinde en çok Yusuf’u (a.s) sevmişti ve kişi daima en çok sevdiği ile imtihan edilirdi.

loading...

Hz. Yakup’un (a.s.) hali Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:

loading...

“(Kardeşleri bir de Yûsuf’un), üstüne yalan bir kan bulaştırılmış olan gömleğini getirdiler. (Yâkup) dedi ki: Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle büyük bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bana anlatmakta olduğunuz şeye karşı yardımına sığınılacak olan ancak Allah’tır.” (Yûsuf, 18)

Rivâyete göre, Yûsuf’un (a.s.) kana bulanmış olan gömleği Yâkup’a (a.s.) getirilince, onu yüzüne gözüne sürdü, ağlayıp inlemeye başladı:

“-Bugüne kadar böyle yumuşak huylu bir kurt görmedim! Oğlumu yemiş de sırtındaki gömleği parçalamamış!” dedi.

DİLLERE DESTAN ŞİİR

Hz. Yâkup’un (a.s.) bu içli feryâdını Yûnus Emre, dillere destan şiiriyle şöyle dile getiriyor:

Ben bir Yâkub idim kendi hâlimde,
Mevlâ’nın ismi var idi dilimde,
Kaybettim Yûsuf’u Ken’an ilinde
Ağlar Yâkub ağlar: Yûsuf’um diye!

Yûsuf’um götürüp al kan ettiler,
Kurtlar yedi diye bühtân ettiler,
Yûsuf’un gömleğin bilmem nettiler,
Ağlar Yâkub ağlar: Yûsuf’um diye!

Gözyaşı dökmekte olan Yâkup’a (a.s.) artık sabretmekten başka bir şey kalmamıştı. O da hâlinden hiç kimseye şikâyet etmeden sabretti:

“Dedi ki: “Ben, gam ve üzüntümü yalnızca Allah’a şikâyet ediyorum. Ben Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.” (Yûsuf, 86)

Resûlullâh, Cebrâil’e (a.s.) sordular: “–Yâkup’un Yûsuf’a olan hicrânı ne dereceye varmıştı?”

Cebrâil de:

“–Evlâdını kaybetmiş olan yetmiş annenin çektiği hicrânın tamamı kadardı!..” cevâbını verdi.

Efendimiz:

–O halde onun sevâbı ne kadardır? diye sordular. O da:

–Yüz şehit sevâbıdır. Çünkü o, Allah’a bir ân bile sû-i zan etmedi, dedi. (Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, IV, 570)

İşte bu sabır, sabırların en güzeliydi.

SABR-I CEMİL NE DEMEK?

Sabr-ı cemîl, başa gelen belâ ve musîbetleri hiçbir şekilde başkasına şikâyet etmeden, onlara tahammül göstermektir. Çekilen çileler ve ibtilâlar insanlara şikâyet edilirse, hâdiseler karşısında gösterilen sabır, husûsiyetini kaybeder.

loading...