loading...

Dini Bilgiler

Neden Kadın Peygamber Yok?

By  | 

5 Soruya Cevabını içeriyor. Lütfen Hepsini Sonuna kadar okuyalım…

loading...

Soru 1:

loading...

Madem Allah her şeye Kadir neden herkesle ayrı ayrı kişisel olarak muhatap alıp konuşmuyor, mesajını iletmiyor? Neden Peygamberlere lüzum görmüş?

Cevap:

Eğer Allah herkesle birer birer konuşsaydı ve mesajlarını iletseydi, herkesi peygamber yapmış olurdu.

Peygamberler başkalarına rehberlik etmek için vardır. Herkes peygamber olsaydı, o zaman rehbere ihtiyacı olan hiç kimse kalmazdı. Böyle bir durum, insanlar için konulmuş imtihanın tamamen iptal edilmesi anlamına gelirdi.

Oysa Allah, iyi kimselerle kötü kimseleri birbirinden ayırmak, çalışkan öğrencilerle tembel öğrencileri ayrı ayrı değerlendirmek için imtihan açmıştır.

– Bu düşüncenin yanlış olduğu şöyle seslendirilmiştir: “Hayır, onlardan/O inkârcılardan her bir kişi kendisi için (özel olarak) açılan sahifeler verilmesini istiyor.” (Müddessir, 74/52)

– İmtihanın önemi ise şöyle vurgulanmıştır: “Eğer dileseydik bütün insanlara hidâyet verir, doğru yola koyardık (yani hiç imtihan açmazdık). Lâkin “Cehennemi cinlerden ve insanlardan bir kısmıyla dolduracağım” hükmü kesinleşmiştir.” (Secde, 32/13)

Soru 2:

Neden Kadın Peygamber yok? Hep erkeklerden seçmiş?

Cevap:

– Geçmişten günümüze insanlık tarihinde, erkek ve kadınların çoğunluğu için güven telkin eden ve bir liderin tüm özelliklerini gösteren kişiler erkekler olarak görülmüştür. Bu nedenle toplumlara önderlik edecek peygamberler erkeklerden seçilmiş olabilir.

– Peygamberlik en yüksek bir liderlik ve rehberlik makamıdır. Bu makamda duygusallıktan uzak olmak, dirayetli olmak, aklın gereğiyle hareket etmek, ağırbaşlı olmak gibi donanımlara sahip olmak gerekir. Peygamberlerin erkeklerden ve medeni çevrelerden seçilmesi bu hikmet içindir. Çünkü, kadınlarda duygusallık; göçebelerde/kırsal kesimde yaşayanlarda ise kabalık, sertlik, sabırsızlık/tahammülsüzlük gibi durumlar hâkimdir. (bk. İbn Kesir, Kurtubi, Yusuf, 12/109. ayetin tefsiri)

İlgili ayetin meali şöyledir: “Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de ancak şehirlerde oturanlardan vahye mazhar ettiğimiz birtakım erkeklerdi.” (Yusuf, 12/109)

– Özetle: Tarih boyunca, erkeklerin kadınlardan daha güçlü, kadınların erkelerden daha güçsüz oldukları  bilinen bir realitedir. Peygamberlik gibi her yönden güçlü bir pozisyonu gerektiren bir görevin erkelere tahsis edilmesi bu realiteye uygundur. (krş. İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

– Kadınlar birer şefkat kahramanıdır. Böyle olmaları duygusal yönlerinin ağır bastığını gösterir. Halbuki, peygamberlik gibi üst seviyedeki bir rehberlikte, nefsani olan duygusal taraftan ziyade, ruhani olan akıl kuvvetinin ön planda olması gerekir. İnsanları idare etmek, ancak akılla mümkündür.

İşte bu nokta itibariyle de, peygamberlerin erkeklerden seçilmiş olması anlamlıdır.

– Bununla beraber, özellikle Hz. Muhammed’in peygamberlik mesajının yayılmasında eşlerinin ve özellikle de Hz. Aişe’nin rolü çok büyük olmuştur. Hz. Peygamberin (asm), peygamber olduğu gecede bir insan olarak gösterdiği telaşını gidermede Hz. Hatice’nin rolü göz ardı edilemez. İslam ümmetinde yüz binlerce kadınların velayet mertebesine kavuştukları bilinmektedir.

Demek bu konuda, peygamberlerin kadınlardan olmaması, onların manevi derecelerinin eksikliğinden değil, sosyal münasebetler bakımından kadın rolünün insanlık camiasında yeteri kadar yer almamasındandır.

– Bununla beraber,  her ne kadar çoğunluk tarafından peygamber kabul edilmiyor ise de, bazı alimlere göre Hz. Meryem, Hz. Musa’nın annesi, Firavun’un hanımı Asiye ve Hz. Havva birer peygamberdir. (Kurtubi, İbn Kesir, a.y)

Soru 3:

Neden sadece belirli dillerde gelmiş dinler? Ve ayrıca niye İslamiyet son din ve bir daha gelmiyor?

Cevap:

Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an’da bütün Peygamberlerden söz edilmemiştir. Allah’ın ders vermek için ön gördüğü peygamberlerden ve kavimlerinden söz edilmiştir. Bu da ister istemez belli bazı bölgelerdeki dillere göre gelen vahiylerden söz etmeyi zorunlu kılmıştır.

Özellikle elimizdeki semavi kitaplarda, insanlığın ilk beşiği sayılan Mezopotamya bölgesinin peygamberlerinden söz edilmiş olduğu için oradaki kavimlerin dilleriyle gönderilen vahiyler ön palana çıkmıştır.

– Yoksa, Kur’an’ın verdiği bilgiye göre, her topluluğa bir peygamber gönderilmiş ve her peygamber de kendi kavminin diliyle vahiy alıp onlara aktarmıştır.

“Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, onda bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.” (Fatır, 35/24) mealindeki ayette her bölgeye, her millete bir peygamberin gönderildiği bildirilmektedir. “Biz, her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki; onlara, apaçık anlatsın.” (İbrahim, 14/4) mealindeki ayette ise, her peygamberin içinde bulunduğu topluluğun diliyle vahiy aldığı ve insanlara aktardığı bildirilmektedir.

– İslam dinin en son din olması konusu ise, çok açıktır. Bütün dinler, insanları irşat etmek, Allah’ın kullarından istediği görevleri yerine getirmelerini bildirmek içindir. Bu dinlerin bir ilk dini olduğu gibi, elbet bir son dini de olur. Bu da İslam dini olarak ön görülmüştür. Son dinin adı İslam değil de başka bir şey olsaydı, aynı soru yine sorulacaktı: “Niye bu din en son dindir?”

– Özellikleri itibariyle İslam dini kıyamete kadar devam edebilecek donanımlara sahiptir. Çünkü, İslam dini Hz. Adem’den beri gelen bütün vahiylerin temel esaslarını ihtiva etmektedir. O günden beri Allah peygamberler vasıtasıyla insanlara dünya ve ahiret saadetini netice veren prensipleri öğretmiştir.

Her şeyi hikmetle yapan Allah, insanların eğitimi için de bir tedriç ve bir tekamül kanununu uygulamıştır. İlk etapta bir çeşit ilkokul çağını yaşamış olan insanlara suhuf/sahifeler gönderip onlara doğru yolu gösteren Allah, orta ve lise çağlarına gelince onlara Tevrat, Zebur ve İncil gibi kitaplar göndermiştir.

Ne zaman ki, insanlık camiası bir üniversite çağını yakaladı, Hakîm olan Allah da onlara eşi-menendi olmayan Kur’an gibi evrensel bir kitap gönderdi.

Bu kitapların farklılığı muhatapların kabiliyetlerine bakar. Kıyamete kadar hüküm sürecek olan Kur’an-ı Kerimin her asırdaki insanların ilim, görgü ve anlayış kapasitesine uygun ve onların durumuna göre ders vermesi, i’cazının olduğu  kadar hikmetin, hakkın ve hakkaniyetin de bir gereğidir.

Hülasa: Kur’an kıyamete kadar insanların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olduğu için başka bir vahyin gelmesine ihtiyaç kalmamıştır.

Soru 4:

Peygamberler politikacıdır bence, sadece güç ve kontrolü elde tutabilmek için sistematik olarak kullanmışlardır, Peygamber değillerdir, yok öyle bir şey. İnanmıyorum çünkü görmedim peygamberi, sadece insanların uydurmuş olduğu hikayedir. Allah’ı seviyorum ama Peygamber sadece bizim gibi sıradan insandır.

Cevap:

“Peygamberler politikacıdır bence, sadece güç ve kontrolü elde tutabilmek için sistematik olarak kullanmışlardır, Peygamber değillerdir, yok öyle bir şey. İnanmıyorum çünkü görmedim peygamberi, sadece insanların uydurmuş olduğu hikayedir. Allah’ı seviyorum ama Peygamber sadece bizim gibi sıradan insandır” sorusu, dinlere inanmayan bir DEİSTin düşüncesidir.

Buna cevap olarak şu noktalara dikkat çekmek isteriz:

a) Allah bu evreni yaratmış ki kendi büyüklüğünü, sonsuz ilim, hikmet, kudret gibi sıfatlarını göstersin.. Oysa, bu kâinat kitabını insanların büyük çoğunluğu okumaktan ve dersler çıkarmaktan acizdir. Bir kitap ne kadar güzel olursa olsun, eğer anlaşılmıyorsa ve onu öğreten bir öğretmeni de yoksa, boş bir tomar kağıttan farkı kalmaz.

İşte peygamberler bu EVREN kitabını yaratıcıyı nasıl anlattığını ders vermek için gönderilen birer öğretmendir.

b) Bu gün her hangi bir ülkenin elçisi olduğunu söyleyen bir insan bu iddiasını belgelemek durumundadır. Yoksa, muhatapları tarafından yalancılıkla damgalanacaktır. Bu durum, Allah’ın elçisi olduğunu iddia edenler için de geçerlidir.

Acaba, ABD’de “Türkiye”nin elçisi; veya Türkiye’de ABD’nin elçisi olduğunu söyleyen bir kimse doğruluğunu gösteren belgeler ibraz etmek durumunda olduğu halde, “Ben bütün bu kâinatın yaratıcısı olan Allah’ın elçisiyim” diyen kimsenin belge/belgeler göstermemesi mümkün mü?

İşte, bütün peygamberler “Allah’ın elçileri olduklarını” gösteren mucizeler göstermek suretiyle Allah’ın elçisi olduklarına dair belgelerini ortaya koymuşlardır.

c) Hz .Muhammed (asm) bu hususa şu ifadelerle dikkat çekmiştir: “Peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki, ona insanların iman etmek zorunda kaldığı mucizelerin bir benzeri verilmemiş olsun. Bana verilen mucize ise Allah’ın bana vahyettiğidir/ Kur’ân’dır. Bunun için, kıyamet günü peygamberlerin en çok ümmetlisi ben olacağımı umarım.” (Ahmed b. Hanbel, 2/451; Buhari, Fedailu’l-Kur’an, 1, İ’tisam, 1; Müslim, İman, 239)

d) Kısaca, gerçek peygamberliğin bazı kriterlerini şöyle sayabiliriz:

1) Gerçek peygamberler, harikulade mucizeler göstermişler. Peygamberlik iddiasında bulunan sahteleri böyle bir mucize gösterememişlerdir.

2) Örneğin, Hz. Muhammed Kur’an gibi kırk yönden mucize olan bir kitabı ortaya koymuştur. Ve bütün insanlara meydan okumuş ve hiç kimse bunun tersini ortaya koyamamıştır. Sahtekârların elinde bu kapsamda bir kitapları yoktur.

3) Hz. Muhammed (asm) sahih hadis ve siyer kaynaklarında da bildirildiği üzere, yüzlerce mucize göstermiştir. Verdiği onlarca gaybi/gelecekten haberler aynen çıkmıştır.

4) Hz. Muhammed diğer müminlerle birlikte kıldığı günlük namazlar dışında geceleri de teheccüd namazını kendine mahsus bir farz olarak kılıyordu. Sahtekârların böyle bir görevleri de yoktur. Ve çoğu ibadetsiz bir dini önermiştir.

5) On beş asırdır Hz. Muhammed (asm)’e milyarlarca insan tabi olmuştur. Ve peygamberliğin manevi saltanatı on beş asır boyunca devam etmiş ve öyle görünüyor ki, kıyamete kadar devam da edecektir. Müseyleme-i kezzap gibi bazı sahtekârların mumu ancak yatsıya kadar sürmüştür.

6) Hz. Muhammed (asm) herkesten daha fazla Kur’an’ın emir ve yasaklarına bağlanmıştır ki, bu bağlılığı onun hak peygamber olduğunun açık göstergesidir.

7) Hz. Muhammed (asm) ölümcül hastalığında bile, başkalarının yardımıyla mescide gitmiş ve yatsı namazını kıldırmıştır. Ve son nefesinde ölüm telaşını göstermeyerek, çok önem verdiği İslam dinin en büyük emri olana namaza dikkat etmeleri için ümmetine son vasiyetini tebliğ etmiştir. Bir de kölelere ve kadınlara haksızlık edilmemesi hususunda son emirlerini ortaya koymuştur.

– Rahman ve Rahim olan Allah sizleri ve hepimizi hak ve hakikate hizmet etmeye muvaffak kılsın, ÂMİN !

loading...