loading...

Dini Bilgiler

Sarık ile namaz kılmanın hükmü nedir?

By  | 

Değerli kardeşimiz,

loading...

Sarık ve takke aslında mubah şeylerdendir. Herkes sarık sarma veya takke giyme hususunda serbesttir. Zira İslâm dini, Müslümanlara sarık sarma veya takke takma mecburiyeti getirmemiştir. Yeter ki küfre şi’ar olarak kabul edilen şey başa konulmasın (Papazlara has olan külah gibi).

loading...

Yalnız, namaz için başa sarık sarmak herkes için sünnettir. Allah’ın Resulü (asm) şöyle buyurmaktadır:

“Sarıkla kılınan iki rekât namaz, sarıksız olarak kılınan yetmiş rekattan daha hayırlıdır.”(Taç, I/1691; Feyzu’l-Kadir, IV/37, h. no: 4468; Makasıdu’l-Hasene, I/466; h. no: 717; Kenzu’l-Ummal, 15/306, h. no: 41136).

Bunun için namazda sarığı ihmal etmemek daha uygundur. Sarığın kaç metre olması hakkında bir şey vârid olmamıştır. O örfe bağlı bir şeydir(el-Fetava el-Kübra, I/169).

Takkenin, sarığın yerini tutup tutmadığı hakkında ihtilâf vardır. İbn-i Hacer’e göre, sarığın yerini tutmaz. “Buğyetü’l-Müsterşidin” isimli kitapta kayd edildiğine göre onun yerini tutar.

İnsanın düzenli bir şekilde Rabbi ile bağlantısını sağlayan namaz, İslamın şartlarından biri ve en önemlisidir. Ergenlik çağına gelen, akıl sahibi her Müslüman’a günde beş vakit namaz kılmak farzdır. Gerek kitabımız Kur an-ı Kerimde, gerek Peygamberimizin Hadisi Şeriflerinde namazla ilgili pek çok emir ve öğüt vardır. Hutbemizin başında okuduğum ayet i kerimede Cenabı Hak şöyle buyuruyor:
“(Ey Muhammed !) Kitaptan sana vahyolunanı oku ve namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah ı anmak elbette ( ibadetlerin ) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı biliyor.” (1)

Namazın kişinin kalbini aydınlatacağı, kalbindeki aydınlığı artırmak isteyenin bunu namazla elde edebileceği de hadislerde vurgulanmıştır. Sevgili Peygamberimiz ( as.) şöyle buyuruyor: “ İslam beş temel üzerine kurulmuştur. Allah tan başka ilah olmadığına ve Muhammedin (a.s.) Allah ın Resulü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Allah ın evi Kabeyi haccetmek ve Ramazan Orucunu tutmaktır.” (2)

Allah ın sonsuz güç ve kudreti, kâinata koyduğu harika uyum ve nizamı, insana lütfettiği sayısız nimetler, akıl sahibi insanları O’na kaşı derin bir övgü, saygı, sevgi ve şükre yöneltir. Namaz bu saygı ve sevginin sürekli ve düzenli bir şekilde ifadesidir. İnsanın buna ihtiyacı vardır. Çünkü insan diğer canlılardan farklı olarak akıl, duygu, düşünce ve ruh sahibi olarak yaratılmıştır. Bedenin ihtiyaçları olduğu gibi ruhun da ihtiyaçları vardır. Namaz Allah’a inanan insanın ruhunun günlük gıdasıdır. Namazdan uzak kalmak, ruhu açlığa mahkûm etmek demektir. Her an Yüce Allah’ın sayısız nimet ve ihsanlarına kavuştuğunun bilinciyle yaşayan ve her an O’nun rahmetini üzerinde hisseden bir kul, o lütuf, ihsan ve rahmetin kaynağı ile bağını canlı tutmak ister. Namaz, kul ile rabbi arasındaki bağın güçlenmesine büyük katkı sağlar.
Değerli Müminler!
İmanın alameti, dinin direği, müminin miracı ve huzurun kaynağı olan namazı, cemaatle kılmak yalnız başına kılmaktan daha faziletlidir. Zira cemaatle kılınan namaz, Müslümanların kaynaşmasına vesile olur. Bir Hadis-i Şeriflerinde Efendimiz (sav.) : “ Cemaatle kılınan namazın sevabı, yalnız başına kılınan namazdan 27 derece efdaldir” buyurmuştur. (3)
Ancak cemaate devam eden kardeşlerimiz özellikle temizlik hususunda her zamankinden daha çok titiz olmalı, camide kimseyi rahatsız etmemeli, safları sık ve düzgün tutmalıdırlar.
Rabbimizin ilahi rahmet ve mağfiretine nail olmak istiyorsak, namazlarımızı tam bir samimiyetle kılmalıyız. Özellikle cemaatle namaza devam etmeliyiz. Peygamber efendimiz (a.s) ve sahabelerin namazı niçin hiç terk etmediklerini iyice düşünmeliyiz. Aile halkımıza da küçük yaştan itibaren namazı öğretmeli ve onlara bizzat örnek olmalıyız. Aksi halde Yüce Allah’ın “Sonra arkalarından öyle bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. İşte bunlarda azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır.” (4) ilahi hükmü gereğince yargılanacağımızı, hesaba çekileceğimizi bilmeliyiz.

Yazımızı müslim’in Kab El-Eslemi’den rivayet ettiği bir Hadis-i şerifle bitirelim. Adı geçen sahabi diyor ki: Bir yolculuk sırasında Hz. Peygamber(sav.) le birlikte geceledim, hizmetinde bulundum. Bana: “Neyi arzu ediyorsun, iste” buyurdu.
— Ya Resulullah, Cennette seninle beraber olmayı arzu ediyorum, dedim. Gerçekten yalnız bunu mu istiyorsun? buyurdu.
— Evet, yalnız bunu istiyorum, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “O halde pek çok namaz kılarak nefsin için bana yardımcı ol” diye öğüt verdi.

loading...